Toplumlar.. – Elias Cannetti

İnsanların diledikleri gibi yaşlanıp genç kalabildiği ve bunun nöbetleşe gerçekleştiği bir toplum. İnsanların ayakta dikilerek sokak ortasında, kendilerini hiçbirşey rahatsız etmeksizin uyuyabildiği bir toplum.
Tek bir gözün var olduğu ve bu gözün durmadan devriye gezdiği bir toplum. Herkes aynı işi görmek istiyor, herkez görüyor gözü..

Her insanın resminin yapıldığı ve kendi resmine tapındığı bir toplum.
İnsanların ansızın gözden kaybolduğu, gözden kaybolanların ölüp, ölmediklerinin bilinmediği, ölüm denen şeyin var olmadığı , ölüm için bir sözcüğün bulunmadığı ve herkesin ilgili durumdan memnun yaşadığı bir toplum.
İnsanların tıkanmak yerine güldüğü bir toplum.

İkiden fazla kişinin bir araya gelemediği, bunun dışında bir davranışa akıl erdirelemediğive katlanılmadığı, bir üçüncü kişi yanlarına yakınlıştığındaiki kişinin içleri tiksintiyle dolup taşarak birbirinden ayrılıp gittiği bir toplum.
Herkesin belli bir hayvana konuşmasını öğrettiği ve bundan böyle kendi yerine hayvanı konuşturup, kendisinin sustuğu bir toplum.

Salt yaşlıların oluşturduğu ve yaşlıların körü körüne yalnız kendileri gibi yaşlı insanları dünyaya getirdiği bir toplum.

Dışkı denen şeyin yer almadığı , dışkının vücutta çözülüp dağıldığı, suçluluk duygusundan uzak gülümseyen ve tıkınan insanların yaşadığı bir toplum.

İyilerin pis pis koktuğu, dolayısıyla kimsenin yanlarına sokulmadığı, ama uzaktan uzağa kendilerine hayranlık duyduğu bir toplum.

Kimsenin tek başına ölmediği, binlerce insanın kendiliğinden bir araya toplandığı ve herkesin önünde idam edilmediği ve bunun ilgililerce bir şölen olarak algılandığı bir toplum.

Herkesin yalnızca karşı cinsten kişlerle konuşabildiği, erkeğin erkek, kadının kadınlabunu yapamadığı ya da ancak başkaların cellat olarak çalıştırıldığı bir toplum.

İnsanların yılda ancak bir kez soluma işini yaptığı bir toplum.

*
***
Ya herkes yanlış bir şeye inanıyorsa? Yada inandığı şeyin tam tersinin gerçekleşmesine neden oluyorsa?
O yobazlık taşan inançlarıyla binler ve binlerce kişiyiyobazlığın kucağına atan insanlığa baksanıza! Bir yanda Hristiyanlığın sevgi inancı, bir yanda o engizisyon! Almanların bin yıl süren imparatorluklarının kurucusu !
Almanların geçirdikleri sarsıntı! Azteklerin İspanyol kılığındaki beyaz Mesih’leri! Yahudilerin seçilmiş bir kavim olarak öteki uluslardan soyutlaması ve ilgil soyutlamanın onlara gaz odalarında soluğu aldırışı! İlerleme denen şeye duyulan inanç: Bu ilerlemenin atom bombasında dört başı mamur bir düzeye ulaşması!
Öyleki, adeta her inanç kendi lanetini kendi içinde taşımaktadır. İnanç bilmecesini çözebilmek için acaba buradan mı yola koyulmak gerekiyor?…
*
***
Tanrı’nın kendisine imrenmeden duramayacağı kadar iyi bir insanı kafada tasarlamak.


Elias Cannetti’nin “Marakeş’te Sesler” adlı kitabından

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder