…. ( Yanıt yok.)

Karanlık bir; şiirsel coşkuyla düşüncelerin içerisinde ölüyordum. Vücudum süzülüyordu akabinde… Bırak gitsin!!!  Ne de olsa yalnız rüzgarlar, soğuk esince; yarattığı ürpertiyle, varlıklarını tekrar hissettireceklerdir… Yine aynı spazmlar, baş göstermişti.. Ve yeni bir hipoksinin habercisiydi…,



İşte geliyorlar, içtiğim alkolün eşliğinde.. yeni bir bedensel ölümle, yeni bir doğuşun akabinde. ..  dur! Bırak!!! dur!!  Bırak!! bu iki sözcüğün arasındaki, yitirinimler  sıkışıveriyor hayat.içerisine .. nerede durmasını ve bırakmasını bilmiyorsan hayat;  sinsice sızıyor içerine ve katledip uzaklaşıyordu…


Hey Hayvan !!
Aç gözlüğün yüzünden
Ruhunda aygırlar dolaşıyor..
Kapılarına barikat kur! ve kendini savunabileceğin kirli geçmişin gölgesinde,
Çocuksu oyununa devam et…


Farklı bir “aura “ beliriyor gözümün ününde… Seni yaşlı kaçık!! böcek yiyen peygamber..

- Işık olmadan çıkamayız!!
- Biliyorum.. sakin ol bu kadar heyecanlanma!! Ona şuanlık ihtiyacımız var…
- Tamam ihtiyar ben hazırım o zaman, yola çıkabiliriz…


Sessizce yola koyuldular, biçimlendirmemiş varlıklar, ruha denk uzanan bilinçsizliğin zerresinde…Piçlerin, haksız bir biçimde yaktıkları ateşin içerisinde; delicesine körleşiyorlardı…ihtiyar delikanlıya baktı ve…


- Baştan beri kuşkulanmıştın değil mi çocuk ..
- Evet öyle.
- Ve karanlık aydınlığa dönüştüğünde ve sen onu gördüğünde…
- Öldürülmüş!!
- Yanıta ihtiyacın yok çocuk…
- … ( Bulanık görüşü ile geçmişe bakarak, özlemle gülümsedi.. )
- Nereye gidiyorsun ???
- …. ( Yanıt yok.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder